Ailesi, Suruç’ta 2018’de genel seçimden evvel Şenyaşar ailesinden bir kişiyi çarşıda, ikisini de hastanede öldürmekle suçlanan AKP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Halil Yıldız, olayın yaşandığı güne ait kimi savlar için, “Şahitler varsa, bir şey olmuşsa, olmuştur. ‘Olmadı’ diyemem” dedi.
AKP’li yıldız, hastaneni basılmasıyla ilgili olarak, “Akrabalarım demeyelim. Orada vatandaşlar bunu yapmıştır. Yalnızca akrabam değil ki. Bütün Suruç geldi. Tahminen Esvet’ten nefret eden, çocuğunu dağa götürdüğü bir adam geldi, yaptı, ne bileyim! Suruç’taki çocukların yüzde 70’i Esvet’in konutundan gitti kamplara. Tahminen o çocuklardan birisinin babası yaptı” argümanında bulundu.
Yargılamanın HDP’nin baskı altında olduğunu ileri süren AKP’li Yıldız, “Mahkeme örgütün baskısı altında. Bir kamuoyu oluşturulmuş aileye karşı. Ailemden 19 şahsa dava açılmış. Olayın içinde olan yok. Ağabeyim de akrabalarım da, hepsi öyle” dedi.
Halk TV müellifi İsmail Saymaz, bugünkü yazısında AKP’li İbrahim Halil Yıldız ile gerçekleştirdiği görüşmeyi aktardı. O periyodun Suruç Emniyet Müdürü Hüseyin İtina başta olmak üzere şahit tabirlerinde, saldırganların ailesinden olduğunu söylemesine, 19 akrabasının tutuklanmasına karşın Yıldız’ın failleri belirsizleştirerek, “Arbede yaşanıyor. Oradaki vatandaşlar partili mi, partisiz mi, eş mi, dost mu; bilmiyorum” dediğini aktaran Saymaz, şu görüşünü aktardı:
“Bir noktaya kadar Yıldız’ın tutuklu ağabeyini ve akrabalarını savunmasını anlayabiliyorum. Bu durumda susması, hiç konuşmaması daha yeğdi. Ne var ki Yıldız, suçluları suçsuz gösterirken, kurbanları suçladı. Tabiplerin linç edildiği istikametindeki tabirlerine karşın Esvet Şenyaşar’ı, çocuklarını dağa çıkardığı için ona öfkelenen bir babanın öldürmüş olabileceğini ileri sürdü. Yazık, çok yazık.”
AKP’li Yıldız’ın açıklamaları şöyle:
O gün Suruç’ta neler yaşandı?
-24 Haziran’dan evvel HDP’li köyler bile ‘AK Parti’ye oyumuzu vereceğiz’ diyordu. Bu, HDP’yi rahatsız etti. Ayrıyeten 2017’de Meclis’te HDP’lilerle hengame ettik. Pervin Buldan, Suruç’a geldi. “İbrahim Halil Yıldız’dan hesap soracağız” dedi. Sonra olay başımıza geliyor. O gün bayram arefesiydi. Herkesle bayramlaşıyordum. Bu dükkâna geldiğimde…
Tanıyor musunuz Şenyaşarları?
-Hayır, tanımıyorum. Tanısam tahminen dükkâna girmezdim. Zati kapıdakiler beni çok güzel karşılamadı. “Bayramınız mübarek olsun” dedim. Hakaret ettiler.
Ne dediler?
-“AK Parti’nin elinden nereye gidelim” dedi. “Memleketi pislik götürüyor” dedi. Beğenilen olmayan şeyler… Arbede için mazeret arıyorlardı. Ben çıktıktan sonra arbede olmuş. Aklıma gelmiyor, silah sıkacaklar. Dükkânda ağabeyim öldü, bizden 7-8 kişi yaralandı. Mehmet (Mehmet Şah Yıldız) ağabeyim vurulunca Enver ağabeyim Celal’i (Şenyaşar) vuruyor.
Sonra?
-Hastaneye gittim. Ağabeyim ölmüş. Oturdum, ağladım. Duyan akın ediyor. 10 dakikada hastanenin içerisi yürünmez hal alıyor. Dediler ki “Yaralıları Şanlıurfa’ya götürüyoruz.” Beni zırhlı otomobile bindirdiler, Urfa’ya gittik. Benden sonra vali gelmiş, (Ahmet Eşref) Fakıbaba gelmiş; ana bana günü.
Karşı taraftan da Esvet Şenyaşar ve hanımı geliyor. Emine’nin eteğinin altında silah var. Silahını düşürüyor. Bayanlar anlatıyor. Esvet de silahlı. Onu silahlı görünce 3-5 kişi arbede etmiş, şey yapmaya başlamışlar.
Esvet Şenyaşar dövülerek öldürüldü.
-İşte, elinde silah görünce saldırıyorlar. Hastanede olanlar kimin öldüğünü bilmiyor. Diyorlar ki “Vekilin ağabeyi ölmüş, kardeşleri ağır yaralı.” Onu orada görünce… Olay olmuş yani, anlayacağınız.
Linç ederek…
-Yapmışlar, olmaması gereken bir şey. Ben oradan ayrılmasaydım pürüz olmaya çalışırdım.
Oksijen tüpleriyle dövülüyor.
-Şahitler varsa, bir şey olmuşsa, bir şey diyemem lakin, olmuşsa olmuştur yani. “Olmadı” diyemem.
Ambulansların engellendiği, gitmelerine müsaade verilmediği…
-Biliyorum, doğrudur. Arbede yaşanıyor. Oradaki vatandaşlar partili mi, partisiz mi, eş mi, dost mu; kim olduğunu bilmiyorum.
Akrabalarınız kameraların server’larını alıyor. Profesyonel müdahalede bulunuyor.
-Ailemde profesyonel kimse yok. Kimse kameradan anlamaz.
Akrabanız İbrahim Halil Şimşek ve Müslüm Yıldız bu yüzden tutuklu.
-Onlarla ilgili somut bir şey yok. Kamuoyunu rahatlatmak için. Bakın, Celal (Yıldız) ağabeyim olay günü Suruç’ta değil, Urfa’da…
Sizinkiler yapmadı mı?
-Celal yapmadı.
Ailenizden birileri yapmadı mı?
-Yapmış, yapmamış, bilmiyorum fakat yalnızca ailemi suçlamak hakikat değil ki.
Olayın iki çehresi var. Birincisi, ağabeyinizin de vefat ettiği birinci olay. İkincisi de, yakınlarınız hastanede yaralıları öldürmesi. Öbür hastaneye gitmeleri engellendi.
-“Akrabalarım” demeyelim. Orada vatandaşlar bunu yapmıştır. Yalnızca akrabam değil ki. Bütün Suruç geldi. Tahminen Esvet’ten nefret eden, çocuğunu dağa götürdüğü bir adam geldi, yaptı, ne bileyim! Suruç’taki çocukların yüzde 70’i Esvet’in konutundan gitti kamplara. Tahminen o çocuklardan birisinin babası yaptı.
Az evvel dediniz ki “Silahlı görüp saldırmışlar.”
-Kimin yaptığını bilmiyorum ki. Linç edilmiş. Lakin kim yaptı? Ailemden beşerler da orada. Diğer köylerden de var.
Tutuklanan sizin yakınlarınız.
-Celal ağabeyimin tutuklanması bir komplo. Adam buluyorlar, HDP’li. Ona tabir verdiriyorlar dört sene sonra.
Tutuklanan sizin akrabalarınız. Bunu savcılık söylüyor.
-Tutuklananlar köylülerim, yanlışsız.
Soyadları sizinle birebir.
-Tutuklandı diye hatalı mu? Birden fazla beraat edecek. Niçin? Zira iftira ve yalan… Hastaneyi kimse basmadı. Beşerler olay olacak diye gelmiyor. Kimse karşı taraftan yaralı olduğunu bilmiyor. Saldırma kanısı yok ki kimsenin.
Sonuç?
-Sonuç, bir olay yaşanmış.
İki kişi öldürülmüş.
-Arbede yaşanmış. Orası basılmadı.
Basmak, öldürmekten ağır bir aksiyon değil.
-Adam silahlı gelmiş, onu öldürecek. Adamı linç etmişler. Bunu kim yaptı, niye yaptı…
Esvet Şenyaşar’ın silahlı olduğuna dair bulgu yok.
-Karısında silah var. Emine Şenyaşar eteğinin altında silahı düşürüyor.
Savcılığın bu türlü bir bulgusu da yok.
-Ben bu evrakın açılması için üç yıldır uğraşıyorum. Üç yıldır açılmıyor. Niçin? Kimi suçlayacaklarını bilmiyorlar. Somut bir şey yok.
“Delil yok” diyorsunuz da zati yakınlarınız kanıtı ortadan kaldırmakla suçlanıyor.
-Dava sonucunda her şey ortaya çıkacak. Olaydan sonra Emine Şenyaşar tabir veriyor. Diyor ki, “Vekilin amcası Celal’i, Akif’i ve Metin’i gördüm, kimseyi tanımıyorum” diyor. HDP geliyor, ailemde kim ön planda ise bayanın önüne fotoğraflarını koyuyor, eline liste veriyor. Gördüysen sıcağı sıcağına görmüşsündür. Dört yıl sonra diyor ki “gördüm.”
Savcılığı HDP belirlese tahminen tespitinizde haklı olabilirsiniz.
-Yargılama HDP’nin baskısı altında.
Mahkeme?
-Tabii, örgütün baskısı altında. Bir kamuoyu oluşturulmuş aileye karşı. Ailemden 19 şahsa dava açılmış. Olayın içinde olan yok. Ağabeyim de akrabalarım da, hepsi o denli.
İbrahim Beyefendi, siz ülkeyi yöneten partinin MKYK üyesisiniz. Başsavcı da yargıçlar de AK Parti tersi değildir. Aleyhinizde bir kararı bilhassa alacak yaklaşımları yoktur.
-Fakıbaba’nın belgede büyük baskısı vardı. Fakıbaba, aileye cephe oluşturmuş. Bana olan kininden ötürü.
Sebebi ne olabilir?
-Bana dedi ki “Faruk Çelik’i seviyorsun, beni sevmiyorsun.” Bundan dolayı benden nefret etti.
Sizden nefret ettiği için belgeyi ısıttı o denli mi?
-Fakıbaba diyor ya “bana saldırdılar.” Olay şu: Şanlıurfa’da 7-8 ay evvel TV programına çıkıyor. Partiye sallıyor. Aradım, dedim ki, “Biz birebir partideyiz, ortamızda konuşalım.” Ağzını bozunca ben de konuştum. Celal ağabeyim de Fakıbaba’yı aramış. Demiş ki, “Keşke aranızda konuşsaydınız.” Fakıbaba, “Erkeksen buraya gel” demiş. Ağabeyim de çorbacıda. Yanında altı yedi amca çocuğu var. O denli deyince ağabeyim kalkmış, bizimkiler de beraber… “Fakıbaba ben geldim” deyince ortalığı karıştırıyor. “Beni vurmaya geldi” diyor. Ya sen çağırıyorsun. Kahraman olmak için yapıyor. Ağabeyim saflığından gidiyor.
Fakıbaba, AK Parti’de adam öldürenlerin olduğunu argüman ediyor. Sizi mi kastediyor?
-Varsa bugüne kadar niçin söylemiyordu? Gününde söyleseydi. Yeterli Parti’ye geçmiş, yalnızca HDP’ye yaranmak için olmadık palavralar söylüyor. Belediye lideri olmak, HDP’nin oylarını almak için.
Suruç’a dönmek istiyorum. Sonuçta milletvekili olduğunuz kentte hastanede yaralıların öldürülmesi…
-İsmail beyefendi, ben de kabullenemiyorum. Yapılan şey çok yanlış, kim olursa olsun. Ha kim getirdi onları? Doğuda iki kişi birbirini tokatlasa birebir hastaneye gitmiyor ya. Benim ailem gidiyor. Yarım saat sonra onları getirip milletin kucağına koyuyorlar. Bu bir tertibidir.
Kim yapmış olabilir?
-Kendiliğinden gelişmiş değil.
Vali, emniyet müdürü, bakan gelmiş. Devlet namına kim varsa orada. Devletin gözü önünde meydana geliyor.
-Ne olursa olsun engellenmesi gerekiyordu.
Engellemesi gerekenler engellememiş esasen.
-Yanlış, çok yanlış.
Şöyle düşünenler var: Hücumun önlenmemesi, kameralara müdahale edilmesi Yıldız’ın AK Parti’deki gücü sayesinde.
-Bu iftiradır. Ben orada değilim. Nasıl bir tesirim olabilir ki?
Siyasi yükünüzü kastettim. Şüpheliler lakin dört yıl sonra gözaltına alındı.
-Göreceksiniz bak, beşerler saf çıkacak. Şu an yargılananlar günah keçisidir. Güya yalnızca karşı taraf mağdur. Benim ağabeyim öldü, beş çocuğu yetim. O anne de benimki değil mi? Emine Şenyaşar bana ve aileme hakaret ediyor. Benim ailem düşündüğünüz üzere bir aile olsaydı o bayan orada oturamazdı. O hakaretleri yapamazdı.
Vali ve emniyet müdürü dahil kentte tüm kamu vazifelileri koltuklarında oturmaya devam etti.
-Fakıbaba korudu.
Olaydan sonra ailenize koruculuk verildi mi?
-Suruç’a verildi. Ailemden de 50 kişi aldı. Örgüt daima tehdit ediyor. Beni vurmak için yedi sekiz terörist takım yakalandı. Esvet Şenyaşar, olaydan bir yıl evvel gözaltına alınıyor. Sebebi, terör örgütüne üye olmak, aksiyonlarda bulunmak ve propaganda yapmak. İçeriği var: AK Partililere karşı hareket. En tesirli isim benim. Olaydan sonra örgüt Suruç’ta öbür aileyi ayarlıyor. “Yıldız ve ailesinden birkaç kişiyi öldürmekle görevlendirildik” diye itiraf ediyorlar.
Cumhurbaşkanı size hiç bu olayı sordu mu?
-Cumhurbaşkanımız her vakit yanımızda durdu. Lakin bu olaya müdahale etmedi. Ben partimi işe karıştırmadım. Şayet milletvekili adayı olmasaydım, bu iş başıma gelmezdi. AK Partili olduğum için başıma geldi.